Şu ana kadar ki profesyonel iş hayatına bakış açımı ve bu süreçlerdeki hareketimi özetleyen yeni bir kavram ortaya atılmış. Böyle bir kavramın ortaya çıkmış olması açıkcası hoşuma gitti. Bununla ilgili bir yazıyı sizle paylaşmak istiyorum.

Y Jenerasyonu iş dünyasını yeniden şekillendiriyor
 Son zamanlarda, iş dünyasında kendi kurallarını ortaya koyan, işin kendine uygun olmadığını anladığında hemen başka arayışlara giren bu yüzden de sık sık iş değiştiren yeni bir çalışan profili ağırlığını hissettirmeye başladı. Ancak bu değişime şaşırmamak gerekli çünkü 1980 sonrasında doğan kuşak artık büyüdü ve iş dünyasının azımsanamayacak bir yüzdesinde pay almaya başladı. ‘Y Jenerasyonu’ olarak tanımlanan bu kuşağın sık iş değiştirmesi, seçme ve yerleştirme alanında faaliyet göstteren Antal International Türkiye ve iworkLife Türkiye’nin araştırmasının sonucu olan tespitlerden birkaçı. Aynı araştırmanın sonuçlarına göre bu kuşak, çok sık iş değiştirmesine karşın kendine uygun işi bulduğuna inandığı anda yüksek performans ve kapasitesiyle önemli başarılara imza atmaktan geri kalmıyor. Şirketlere Y Jenerasyonu’yla yakından ilgilenmelerini ve kendilerini bu kuşağa hazırlamalarını öneren Antal International Türkiye ve iworkLife Türkiye Genel Müdürü Mine Batıyel, bu kuşağın iş dünyasından beklentilerini ve çalıştıkları ortamı nasıl şekillendirdiklerini anlattı.

 

Y Jenerasyonu’nu nasıl tanımlarsınız, öncelikleri neler, iş hayatında onları ne mutlu eder?

Bir önceki kuşak ile benzerliklere sahip olsa da Y Jenerasyonu’nun çok belirgin özellikleri var. Öncelikle liderlik tanımını işbirlikçi ve iletişim halinde olabildikleri yöneticiler için kullanıyorlar. Tecrübe konusunu önemsemiyorlar çünkü dünyanın çok çabuk değiştiğini düşünüyorlar ve hep yeni şeyler öğrenilmesi gerektiğinin farkındalar. Daima soru sormak ve anında yanıt almak istiyorlar. Kendi kendini yönetmek konusunda başarılılar ve hep bunu arzu ediyorlar. Para ödülünü ise diğer ödüllerden üstün tutuyorlar. Y Jenerasyonu için paranın anlamı; istedikleri hayatı sürdürmek için geçerli olan yegane şey olması. Çalışma saati kısıtlamaları yok. Ne kadar gerekirse o kadar çalışıyorlar, bu yüzden 09:00-18:00 mesai saatleri onlara göre değil. Çünkü kendilerine ayıracak zamana ihtiyaçları var. Ayrıca çok mutlu çalışırken bile şirketten ayrılma stratejileri oluşturmuş durumda olabiliyor. Bağlılık hissetmiyorlar ve idealleri uğruna çaba göstermekten kaçınmıyorlar.

NEDEN SIK İŞ DEÐİŞTİRİYORLAR?
Araştırmanıza göre, sık iş değiştiriyor ve gelecek görmüyorlarsa işlerini bırakabiliyorlar. Daha önceki kuşaklarda böyle bir tutum gözlenmezken 80 sonrası kuşak neden böyle?

Bilişim ve teknoloji ile büyüyen bir jenerasyondan bahsediyoruz. Onlar bir önceki kuşaklardan farklılar. Çünkü hızla gelişen ve değişen teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanabildikleri bir hayat yaşıyorlar. Yaşamlarının her alanında teknolojiyi kullanmaya çok yatkınlar. Bu kuşak elbette içinde bulunduğu zamanın sunduğu imkanların farkında.
Peki, bu yaklaşım iş dünyasında ‘zora gelememe’ olarak nitelendiriliyor mu?

Böyle bir değerlendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Y Jenerasyonu’nun sık sık iş değiştirmesinin altında yatan nedenleri araştırdık. Gıda, hızlı tüketim, perakendecilik, teknoloji ve medya sektörlerine yönelik gerçekleştirdiğimiz araştırmada Y Jenerasyonu’nun işten ayrılma nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: Motivasyon eksikliği, iş ve özel hayat dengesi, zayıf yönetim, yetersiz destek, takdir edilmeme, az miktarda anlamlı iş yapma olanağı, ücret, terfi süresinin uzun olması, verilen sözlerin yerine getirilmemesi ve fazla iş seyahati… Bunların göz ardı edilmemeli.
Peki, Y Jenerasyonu’nun iş konusundaki ne tür yaklaşımları yöneticilere alışılmadık geliyor?

Açık sözlü olmaları ve patronların her zaman doğru olmadıklarını dile getirmeleri alışılmadık gelebilir. Ayrıca bazı davranış ve tutumları sadakatsizlik olarak algılanabilir.
Sizce şirketler bu kuşaktan çalışanlarına karşı nasıl bir tutum izlemeliler?

Y Jenerasyonu, iş dünyasını yeniden şekillenmeye zorluyor. Ancak bu yeni neslin hareket biçimleri zaman zaman şirketler tarafından tam olarak anlaşılamayabiliyor. Oysa ki yarının iş dünyasında Y Jenerasyonu’nun önemli bir yeri olacak. Firmalar da bugünden tedbirlerini almalı ve Y Jenerasyonu’na dahil olan çalışanlarını en verimli şekilde kullanabilecekleri bir kültüre hazırlanmalılar.

ŞİRKETLER İÇİN FIRSAT OLABİLİRLER
Bu kuşaktan çalışana sahip bir firma neler kazanır?

Sık iş değiştirmelerinin bir dezavantaj olarak görülmemesi gerekiyor. Benim tavsiyem; eleman arayan şirketlerin insan kaynakları yetkilileri önlerine gelen CV’lerde böyle bir adaya rastladıkları zaman hemen eleme yapmasınlar. Görüşmeye çağırarak adayın iş değiştirmesinin altında yatan nedenleri öğrensinler. Çünkü Y Jenerasyonu, beklentileri karşılandığında çok verimli işler çıkarabilen bir nesil. Bu da şirketler için önemli fırsatları beraberinde getiriyor. Bu kuşak, yöneticilerinin kendinden daha iyi olabileceğini nadiren kabulleniyor ancak tam performanslı ve odaklı olduklarında çok başarılı çalışmalar ortaya koyuyor.
Siz 10 yıl içinde bu kuşağı nerede görüyorsunuz? Mutlaka yönetimde olacaklardır. Değişime çok açık olduklarından, değişen şartlara kolay ayak uydurabileceklerini düşünüyorum. Bu kuşak, kariyer ve başarı odaklı… Geleneksel yaklaşımlara karşı gelebilir, organizasyonel davranışları değiştirebilirler. Kendilerine nasıl davranılmasını istiyorlarsa karşılarındakilere de o şekilde davranacaklardır.

BİR LİDER PROFİLİ

Mine Batıyel, Y Jenerasyonu liderleriyle ilgili şu tespitlerde bulunuyor: “Onlar, başarı ve kazanmak ister. Başarıyı, hiyerarşik düzenyle değil ilişkiler geliştirerek, çalışanları etkileyerek ve takım çalışması yaparak elde etmeye çalışırlar. Birlikte çalıştıkları kişiler de onların liderlik vasıflarını ortaya çıkarmalarını teşvik eder. Yönettikleri kişilerin kuvvetli yanlarını çok iyi bilirler ve bu yönlerini kullanarak kişinin başarıya ulaşmasını sağlamaya çalışırlar. Y Jenerasyonu, yöneticilerini de motive eder. Başka kişilerin başarılarını görmek onlarda neredeyse saplantı halindedir.”

AHU UZ