“La bebe” tarzında argo bir ifade şeklini, Ankara’da doğdum diyince, “Ankara’lılar böyle konuşuyor değil mi” sorusu ile tanıdım. İlginç…Araştırmak lazım…Neyse…Bir önceki Barselona’ya giriş yazımdan sonra arayı fazla soğutmadan “La Rambla” ile devam edelim Barselona ile ilgili gezmece notlarıma…La Rambla… Cidden güzel bir bölge…Neyse, haydi La Rambla’ya…

Barselona’nın en merkezi yerlerinden biri,Plaça Catalunya denen bir meydan; ve bu meydana çıkan caddeler..Bu caddelerden biri de La Rambla…La Rambla, Barselona’ya giderseniz bir çok kere sıkılmadan zaman geçirebileceğiniz bir cadde. Caddeyi kesen sokaklardaki merak uyunduran yerler ve La Rambla üzerinde ki sürekli var olan hareket bu caddeyi güzel kılan en büyük unsurlar. Uzun Barselona tatilinde, biz de bu caddenin hakkını verdik diyebilirim. Altından girip, üstünden çıktık…

La Rambla oldukça geniş bir cadde. Sağ ve sol taraflarda tek şerit halinde arabalar geçse de, orta şeridin genişliği sıkıntı çekmeden yürümekte kolaylık sağlıyor…yani kısmen…Kısmen diyorum çünkü günün belli zamanlarda normalde at koşturabileceğiniz bu cadde, oldukça kalabalık oluyor. Caddenin üstünde ki bilimum aktivite de bu kalabalığı daha da yoğun bir şekle sokuyor.

Caddenin ilk giriş kısmında orta ölçekli kiosklardan bilimum ıvır zıvır temin etmeniz mümkün. Hediyelik eşya, gazete, su, sakız falan filan…Hemen hemen hepsinde aynı şeyler mevcut…Fazla bir olayları yok aslında…Neyse yürüyelim bakalım…Biraz daha ilerleyince caddedeki kuş satan kiosklarlara anlam verme çalışmamız başlıyor…Tavuk, horoz, güvercin gibi hayvanları görünce bu çalışma pek başarılı olamıyor ama içimizdeki hayvan sevgisi de olayı fazla sorgulamamamızı sağlıyor…Lan niye sorgulamayım…Bildiğin güvercini meydandan toplamış, koymuş kafese satmaya çalışıyor…Salak turistlerde böyle sanki bir b.k var gibi caddeyi işgal ediyor…Neyse sinirimizi bozmaya gerek yok… Yola devam…Biraz daha ilerde çiçekçiler başlıyor…Pek bir özellikleri yok, bildiğiniz yeşillik…

La Rambla üzerinde ki standart ama gereksiz aksiyonları bitirdikten sonra, karşımıza çıkan heykel formatına bürünen insanlar ciddi anlamda çok başarılı. Büründükleri karakterlerin orjinalliği ve yaratıcılıkları, kuş saçmalığından sonra ilaç gibi geliyor, sinirimizi yok edip, tekradan Antonio Banderas, Penelope Cruz kimliğimize bürünüyoruz….Bu heykel taklidi yapan insanlar ara sıra depreşip, diplerinden geçen turistlere el kol hareketleri yapıp kendilerince eğleniyorlar, bizde böyle uzaktan bakıyoruz…”Bakacağına 2 kuruş bir şey at” bakışlarını hissedince de hemen oradan uzaklaşıyoruz…Olayımız bu…

Neyse yolumuza devam ediyoruz…Barselona’nın ressamları karşımıza çıkıyor bu seferde…Sizi oturtup 5 dakikada resminizi ya da karikatürünüzü çizen ressamlar var ya onlardan işte…Her yerde olanlarından yani…Yalan… Valla şimdi doğruya doğru, hayatımda gördüğüm en güzel portre çizimleri bu La Rambla üzerindeki ressamların çizimlerinde gördüm. Fotoğraf mı, resim mi ayrımını yapamayıp dibine gittiğimizde, “Fotoğraf lan mı” desek bile “Resim onlar…Resim diyorum” bakışı, saygılar, hörmetler demenize sebep oluyor. Neyse yola devam derken, cafelerin cadde üstündeki masalarında yemek yiyen insanlar dikkatimizi çekiyor…Ne yiyorlar acaba diye düşünürken, “Daha açıkmadık ki” diyoruz…

Bütün bu bahsediğim atraksiyonlar, caddenin at koşturabileceğiniz orta kısmında yer alıyor…Daha sağdaki ve soldaki atraksiyonlara gelmedik ama caddenin sonuna geldik. Eee sağı solu var diyordun, ne oldu diye soracak olursanız, şimdi de o kısma geliyorum diye yapıştırırım cevabı…

La Rambla’nın sağ ve sol tarafında genellikle yemek üstüne yerler var. Çeşitli cafe’ler ve restoranlar açlığınızı ve susuzluğunu dindirmek için bekliyor sizi… Bu cafe ve restoranlardan başka bir de bolca hediyelik eşya sayan dükkan bulunmakta bu sağ ve sol tarafta. Buzdolabı için mıktanıs, tişört, kupa falan tarzı ıvır zıvır, hediye,hatıra için bire bir…Sömürebilirsiniz…Biz sömürdük…Ama bunu yaparken Antonio Banderas ve Penelope Cruz kimliğimizi çıkardık tabi ki…Özümüze dönüp, Osman ve Kamuran kimliklerimiz ile pazarlık bile yaptık…Kesin pazarlık yapın…Etiket fiyatından oldukça indirim yapıyorlar…Hatta bizden önce giden Türkler nasıl bir iz bıraktıysa, Türkiye’den geliyoruz diyince, pazarlık konusunda kesin kazanan taraf oluyorsunuz…

La Rambla, genel olarak bu yukarda bahsettiğim konseptte bir cadde…Ama güzel…Eğlenceli, keyifli…Caddeyi kesen sokaklar ise daha bir güzel…Mutlaka ara sokaklara girin ve dolaşın derim…O kadar değişik, farklı yer var ki…
La Rambla’yı kesen sokaklar, oldukça dar…Genellikle hepsi eski sokak…Ama korunmuş…Evlerde öyle…Yukarlara baka baka yürüyerek,zaten zaman zaman hangi sokakta olduğumuzu unuttuk,o derece de güzel sokaklar,evler…Neyse ki balkonlara asılan çamaşırlar ile yolunu kaybeden hansel ve gretel gibi yönümüzü bulabildik. La Rambla’dan sonra bu ara sokaklar da en çok zaman geçireceğiniz yerler olacak…Benden söylemesi…

Bir Barselona yazısının sonuna da geldik diyerek sanki 50.Barselona ile ilgili yazımı yazmış havası yaratim ki, merak uyandırim değil mi…Neyse…Bir sonraki “Barselona’daki turistlik yerler” yazısında görüşmek üzere…

Özet:

  • La Rambla’daki hediyelik eşya dükkanlarından bir şey alacaksanız mutlaka pazarlık yapın.
  • La Rambla üzerinde bir çok cafe ve restoran var, hangisi güzel, hangisine girmek lazım diye düşünmeyin…En kötü gözüken yer bile çok güzel tatlar bırakabilir ağzınızda…Gurme falan değilseniz, direk girin ilk gördüğünüz yere…
  • La Rambla üzerinde çantanıza dikkat edin. Bir şey olacağından değil ama dikkat edin işte…Dolandırıcılarada dikkat edin…
  • La Rambla üzerinde, İstanbul’daki İstiklal caddesinde kuş gibi öten adamlardan dolu…Onları görünce şaşırın…”Aaaaa” diyin…Aynı şekilde İstiklal’de geceleri ortaya çıkan şu havada uçuşan gereksiz ışıklı zımbırtılarda La Rambla’da bolca…Onlarıda görünce yine “Aaaaa” diyin…
  • La Rambla’nın sonunda bir tane büyük sex shop var…Girin içine gezin…Son tarafında striptiz bar var…Orayada gidin…Bunu söylemezsem çatlardım…:)
  • La Rambla’daki cafelerin cadde üstündeki yerlerinde oturacaksanız, tuvalete gitme bahanesiyle mutlaka içlerine de girin…Çok güzel…