Ülkenin kara suları yetmedi, biz de Garanti Bankası Yelken Kulübü olarak İngiltere’ye Cowes Week‘e gittik. Cowes Week, 1826‘dan beri düzenlenen dünyanın en eski yelken yarışlarından biri. Günde 40’a yakın yarış, 1000 küsur yelkenli tekne ve binlerce yelkenci… Toplam 7 gün aralıksız, gün boyu yarışlar ile oldukça efor da gerektiren bir yarış. Coğrafi olarak gerçekleştiği yer, İngiltere’nin güneyinde Isle Of Wight adasında Cowes kasabasında, denizde de Solent bölgesinde… Rüzgarından çok akıntıları ile meşhur bir yer. Rüzgar problemi yetmezmiş gibi bir de akıntı derdi var yani… Kısacası uzun süre yelken ile uğraşanlar için bile oldukça heyecan verici. Benim gibi 2 yıldır uğraşmaya çalışan biri için ise uzaya çıkmak gibi birşey…Ki cidden öyle oldu…
Yelken takımımızda daha önce, 2012’de yine bir Cowes Week tecrübesi olduğu için, hazırlanma sürecim düşündüğümden daha rahat oldu. İlk bu yarışa katılacağımız belli olduğu zaman, görev dağılımı yaptığımızda, “ahaaaa s.çtık” dedim. Daha önce hiç bilmediğim bir teknede, daha önce hiç yapmadığım bir görevle karşı karşıya kalmıştım… Bowman, bizdeki adı “Başüstü Adamı“. Ama İngiltere’ye gidiyoruz ya, gazım… Her türlü atraksiyona açığım. Yemişim baş üstünü… Yarışacağımız teknenin aynısını burada bulma şansını elde edip, bir kaç antreman yapma şansımız oldu. Takım arkadaşlarımın desteği ve yardımları ile beni nelerin beklediğini önceden az çok kestirebildim. Burdan tekrar hepsine bir daha teşekkür edim…
Yarışlar başlamadan 1 gün önceden adaya gittik ve yarışmak için kiraladığımız tekneyi aldık. Yol yorgunluğu falan dinlemeden, hemen bir tekneyi tanıyalım turu ile son antremanımızı yaptık. Ortamın verdiği heyecan ile çok iyi bir antreman olmasa da, yarına hazırdık…
Ortamın verdiği heyecan diyorum, çünkü Cowes kasabası hazırlıklarını çoktan bitirmiş. Kasaba yarış haftasından dolayı oldukça kalabalıktı. Bizim teknenin olduğu marinada yüzlerce tekne, denizde de bir o kadar tekne… Kasabadaki yelken dükkanları, restoranlar, kafeler ve organizasyon firması çeşitli alanlar ile hazırlıklarını bitirmiş tam bir festival havası oluşturmuşlar. Yarış için gelen binlerce insan da olunca, insan gerçekten heyecanlanıyor.Gelen ekipler de oldukça profesyonel, ünlü yelkencilerden ve teknelerden oluşan ekipler. Ortam bayaa ciddi yani… Bu seneki Volvo Ocean Race yarışından kadınlar takımı Team SCA, Donfeng, dünyaca ünlü yelkenci Alex Thomson ve benim daha bilmediğim yüzlerce profesyonel takım ve kişi…Ne işim var lan ben burada….
İlk gün gelip çattığında çeşit çeşit tekne, hepsi kendi sınıfında yarışmaya hazır; Start çizgilerine doğru sabahtan yol alıyor. Gün içinde farklı sınıflar için farklı start’lar ile birden fazla yarış var. Ve bu yarışların rotası, start’dan 10-15 dakika önce telsiz ve sms ile paylaşılıyor. Ahaaa da başka bir heyecan…Nereye gideceğiz ulan…
İlk gün heyecanı ile ilk yarışımızı oldukça güzel bir havada yaptık. Problemsiz ve güzel bir yarış oldu. Hem yarış havasını soluduk, filodaki rakiplerimizi tanıdık, hem de tekneye alıştık… Ben mi?
Kendi adıma ilk günü atlattıktan sonra oldukça rahatladım. Problemsiz ve rahat bir yarış oldu benim için. A2 balonu donat, sancaktan balon indireceğiz, yok iskeledeki iskotayı al, izbarço at, kavançaya hazırlan, balon mandarına dikkat et derken temel şeyleri oturtmuştum. Haaa 7 gün boyunca, yapmadım hata… Tabi ki yaptım, hem de en güzellerini yaptım. Ama öğrendim… Bu açıdan da bu yarış haftası benim adıma çok anlamlı oldu. Yelkende yarış atmosferinde en zevkli pozisyonun baş üstü pozisyonu olduğunu düşünüyorum. Neyse “lessons learned” yapmayacağım size.
İkinci gün, üçüncü gün derken 7 günün sonunda kendi sınıfımızda yaklaşık 33 teknenin arasında 5. olduk. Bütün yarışlarda ön filoda yer alarak, ön taraftan hiç kopmadan yarışmak oldukça güzeldi. Hele bir de ortamın ağırlığını ve rakiplerimizi ve tabi ki beni düşünürsek çok ciddi bir başarı…Ayağa kalkın, önünüzü ilikleyin ve alkışlayın… 🙂 Şaka bir yana 5. olmak ya da 33. olmaktan çok, takım olarak Cowes Week’e katılmak ve sorunsuz bir şekilde tüm yarışları tamamlayabilmek bile bence güzel bir başarı.
Açıkcası yarışların teknik detaylarına girip, çok sıkmak istemiyorum. Zaten çok teknik detaya da giremem de, işte havam olsun… Ama yine de biraz yarışlardan ve yarış organizasyonundan da bahsetmek isterim. Öncelikle yarış rotaları dediğim gibi start’dan 10-15 dakika önce veriliyor. Dolayısıyla rotayı önceden bilmeniz mümkün değil. Rotalar, en az 5-6 şamandıra dönüşünü kapsayacak şekilde coğrafi olarak oluşturuluyor. Oldukça uzun da olabiliyor. Artık nasıl bir organizasyon ise, hiç bir sınıfın rotası tekneler arası çatışmaya yol açacak şekilde denk gelmiyor. Solent dediğim gibi akıntıları ile meşhur olduğu için yarışlar daha zorlayıcı. Bu akıntılar da gel gitten dolayı olduğu için derinlik de dikkat edilmesi gereken bir şey olarak karşımıza çıkıyor. Yarış organizasyonu ise bu işi uzun süredir yapıyor olmuş olmanın verdiği profesyonelliği gözünüze gözünüze sokuyor. Marinadaki teknelerin yerinden tutun, karadaki organizasyona kadar her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Ve 7-8 boyunca hiç bir problem yaşanmadı. Çok ciddi büyük bir alkış…
Neyse, yavaştan kapatalım konuyu… Başta da dediğim gibi, benim için çok güzel ve farklı bir deneyim oldu. Buradan tekrar takım arkadaşlarıma selam olsun, hepsine tekrardan tek tek teşekkür edim…Seneye de Fastnet’e katıldık diye yazı yazarsam şaşırmayın.
Fotoğrafları Murat Gül ve ben