Geleneksel(standart), iş hayatında olan herkesin bildiği yönetici(!!!) diye bir unvan var. Organizasyon ve kuruma göre içinin doluluk şekli doğal olarak çeşitlilik gösterir ama bir şekilde çoğunluğun ulaşmak istediği unvandır. Özellikle ülkemizde maddi bir karşılık olarak da konumlandırıldığı ya da algılandığı için, günümüz şartlarında iş hayatında yönetici(?) olmak bir hedef olarak düşünülebiliyor.
Uzun süredir yazılım sektörü insanıyım, daha çooook uzun sürelerde umarım böyle devam edecek. Diğer sektörleri profesyonel anlamda bilmiyorum ama yazılım hatta IT sektörünün birçok sektöre göre daha yeni ve çok hızlı değiştiğini, geliştiğini düşünüyorum. Diğer sektörlerdeki dijitalleşme ihtiyacı da bundan olsa gerek…
Yeni ve hızlı gelişen bir sektör olduğundan her iş hayatının temel parçası olan “insan” özelliklerinin, geleneksel iş hayatından biraz daha farklı olması gerekiyor. Yazılım sektöründe, iş hayatındaki temel yapıların; organizasyon kültürü, iletişim, yetkinlikler, unvan …vs. diğer iş sektörlerinden farklılaştığını görüyorum(z). Bunların her biri için ayrı ayrı, uzun uzun yazıp, konuşulabilir ama yazıya “yönetici” diye girdiğimden, unvanlar ile ilgili bir şeyler karalamak istiyorum. Hem profesyonel hayatımın bununla alakalı kısmı ile ilgili çok soru geliyor, hem de bulunduğum “geek” ortamlarda, bazen bu konular konuşulduğu için yazasım, düşüncelerimi paylaşım geldi.
Her organizasyon ve kurumun, “yönetici” kavramı kendine has ve özeldir. Kurum kültürü çerçevesinde belli özellikler ile ortaya çıkmış sorumlulukları alan ve yeni sorumluluklar ile ileri giden, gelişen bir ortamı oluşturan ve koruyan bir anlamı olmalı diye düşünürüm. Her zaman dile getiririm; iş hayatındaki unvanlar üstünlük değil, sorumluluktur. Bu sorumluluk bilinci, “yönetici” unvanı için olmazsa olmaz.
Günümüz ve ülkemiz şartlarında maddi bir karşılık olarak da yorumlandığı için, sorumluluk farkındalığı olmadan seçilen bir hedef olarak da hepimiz kariyerimiz için düşünüyoruz zaman zaman. Şirketlerin organizasyon yapılarındaki sorumluluklara göre unvanların altını ne kadar dolduruyor bilemeyeceğim. Ama ciddi anlamda dolduran az diye düşünüyorum. Mesela sorumlulukların net tanımlı belirtilmesinden çok, çoğu şirkette; kariyer yollarında, unvanlar için şirkette minimum X yıl kadar çalışmış olmak şartı ilk sırada oluyor.
Yönetici ne yapar ne yapmalı bunlara çok girmeyeceğim. Ama “yöneticilik” unvanına iş veren ya da çalışan olarak denk geldiğimizde mutlaka sorumluluklarımızın bilincinde olmamız lazım. Sorumlulukları net olarak verebilmemiz, sorumluluklarımızı net olarak alabilmemiz çok önemli.
Ha bu arada ne yapar ne yapmalı girmeyeceğim dedim ama benim “yönetici” şapkamla yapmaya çalıştığım ve yönetici unvanlarından beklediğim temel olarak, çalışma arkadaşlarımın yaptığı işleri yaparken mutlu olmaları, yaptığı işleri iyi yapmalarını sağlamaya ve destek olmaya çalışmak.
İş hayatında “yönetici” olmak kariyer yolunda bir başarı olarak da yorumlanabiliyor. Çok katıldığım bir yaklaşım değil. Eğer sorumluluk bilincimiz, belli farkındalıklarımız ile bu unvan için değerlendiriliyorsak kişisel olarak bir başarı belki ama iş hayatının geneli için değil diye düşünüyorum.
Yazılım (ya da IT) sektörü hızlı ve sık gelişen, değişen bir sektör yukarıda da bahsettiğim gibi. Geleneksel çalışma yaklaşımları, organizasyon yapıları ve sorumluluk alanları(unvan) yazılım sektörü için çok beklediğimiz sonuçları vermiyor bazen. Bu yüzden hızlı denemeler ve öğrenmeler ile şirketler değişiyor, gelişiyor.
Yazılım sektörü, teknik yetkinliklerin çeşitlilik gösterdiği ve fazla olduğu sektörlerden. Bu yetkinliklere sahip insanların beraberce çözümler oluşturmasını, geleneksel ve bilinen yöntemler ile sağlamaya çalışıyoruz, çünkü o şekilde bir tecrübemiz, iş hayatı kültürümüz var. Ama değişiyor… Değişmeli de.
“Sağla-mak” vs. “Yönet-mek”
Geleneksel iş hayatındaki yöneticilik anlayışı insan yönetmek üzerine yorumlanabiliyor. Bu da günümüz şartları ve insanları için çok efektif sonuçlar çıkartmıyor diye düşünüyorum. İnsan yönetmek yerine, iş odaklı bir anlayışla; insanların işini rahat yapmalarını sağlamak, işlerin gerçekleşmesini sağlamak, iş ihtiyaçlarının kolay çözümlenmesini sağlamak ve maksimum destekleri sağlamak günümüze daha uygun diye düşünüyorum. Özetle “yönet-mek” eylemi yerine “sağla-mak” eylemi iş hayatında kişilerin ve ekiplerin etken çözümleri için daha doğru bir anlayış diye düşünüyorum.
“Yani yönetilmeye/yönetmeye ihtiyaç yok mu?” dediğinizi duyuyorum. Böyle bir soruya hayır diyemem, ama yönetilmekten/yönetmekten önce “sağlamak” eylemi çok daha önemli. İş hayatındaki ekibimizin iş yapabilme ihtiyaçlarını ve gereksinimlerini sağlamak, onlara destek olmak “yönetmek/yönetilmek” yaklaşımından çok daha önemli ve öncelikli olmalı diye düşünüyorum. Haa bunu da tek bir kişi değil, beraber çalışan herkesin yapması, yapabilmesi önemli. Bir şeyleri sağlamak ya da sağlamaya çalışmak direkt sorumluluk almak gibi aslında. Bir işi yapmayı, olmasını sağlamak o işe karşı alınmış bir sorumluluk bilincini ortaya çıkarıyor.
İş hayatındaki “liderlik” yaklaşımı da bu konulara cevaben çok sık konuşulan bir kavram şu sıralar. Yöneticilik yerine liderliğin vurgusunun yapıldığı, liderlik kaslarının güçlü olması gerektiği falan her tarafta konuşulan konular. Liderlik ya da başka ne deniyorsa artık; önemli olan sorumluluk alabilmek, sorumluluk farkındalığı ve “sağlamak” yaklaşımı diye düşünüyorum. Bu yüzden iş hayatında “yönetici” yaklaşımın buna evirilmesini, değişmesi gerektiğini düşünüyorum, -ki aslında eviriliyor. Ülkemizdeki yazılım sektörünün aktif konularından “Çeviklik” (Agility) içinde de “Çevik Lider” konuları aslında bu evrim için çeşitli fikirler veriyor.
Yöneticilik, liderlik vs. gibi konulardaki bakış açımı az biraz sesli düşündüm edasıyla bir şeyler karalamaya çalıştım. Teknik konular dışında da arada karalamaya devam…
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.