Arda Çetinkaya Yazılım ve arada kendim ile ilgili karaladıklarım…

Zell Am See…

/ Leave a comment / ~ 6 dakikada okuyabilirsiniz.

Zell Am See…Gitmek için plan yapmaya başlayana kadar adını bile duymamıştım bu küçük kasabanın…Avusturya’nın Salzburg şehrinin bir kasabası…Kayak ile ciddi bir şekilde ilgilenenlerin mutlaka bildiği bir kasaba aslında…Zaten bütün olay da bu kayak ile başladı…

Daha önce bir günlük bir Kartalkaya gezisi ile tanışmıştım snowboard ile…Kafayı, kolu bacağı bu bir günde kırmayınca ve arkadaşın da gazı ile kısa bir süre içerisinde hem tatil, hem spor olması adına Zell Am See’ye gidelim dedik. Spor…Kış tatili…Daha ne olsun…missss.

Zell Am See’ye, Viyana’dan trenle gitmek gibi en gereksiz yolu seçtik…İstanbul-Viyana arası uçak biletini ucuza bulduğumuz için aslında bu yolu otomatikman seçmiş olduk. 3-4 saat de olsa Viyana’da zaman geçirebilsek ne güzel olur şeklinde düşündüğümüzden çok da takılmadık buna. Ama gitmeyi düşünenler olursa Salzburg’a uçakla gidip sonra trene binmek zaman açısından çok daha verimli bir tercih olacaktır.

Sol şeritte yaşayan gençlik olarak(bu gençlik kavramına sonra tekrar geliyor olacağım) İstanbul’dayken, Viyana-Zell Am See tren biletini almadık. Viyana’da o gün hallederiz falan filan diyerek geçiştirdik. Bu arada Viyana – Zell Am See arası trenle 5.5 saat gibi bir süre…Hem biletsiz olmanın verdiği stres, hem de tren garı nerede acaba soru işareti ile Viyana sokaklarına attık kendimizi…Büyük bir kilisenin olduğu şehrin ana meydanını(bknz. her Avrupa şehri) gözümüze kestirdik haritadan…Buradan metro ile tren garına gideriz falan filan diyerek yola koyulduk. Nasıl gideceğimizi danıştığımız otobüs şöförünün Türk çıkmış olmasının verdiği tebessüm ile yürümeye başladık.

Pazar günü olmasından dolayı, etrafda in ve cin top oynuyordu…Bizim gibi turist olduğu belli olan 3-5 insan kapalı olan dükkanların vitrinlerine bakıp kendilerince zaman geçiyordu…Sıkıcı bir Avrupa pazar günü dedim içimden…

Madem Viyana’ya geldik, madem biraz zamanımız var, o zaman bir schnitzel yiyelim diye bağırmaya başladı midemiz…Daha önce yine kısa süreli Viyana’da bulunan arkadaşım, ‘ya işte süper bir yer vardı aslında,bayaa güzel ve meşhur ama şimdi bulabilir miyim,bilmiyorum’ diyerek sağ gösterip sol vurmuştu…Madem bilmiyorsun niye ‘süper bir yer var’ diyorsun dimi yani (:

Sol şeritte yaşayan temiz kalpli insanlar olaraktan, tesadüfen buluyoruz dediği yeri…Figlmüller diye bir yer…1905’den beri şahane schnitzel’lere imza atıyormuş…Tıklım tıklım zaten…Eeee nasıl yer bulacağız derken, biraz ilerisinde başka bir şubesini görüyoruz…Kısmen daha büyük…Dalıyoruz içeri…’hooopppp sıra var’…Peki diyor, oturanların tabaklarına bakıyoruz…Kocaman kocaman kocaman,böyle büsbüyük bir schnitzel…Ye ye bitmeyen cinsinden…Neyse bir şekilde oturup,verdik siparişimizi…Kocaman bir schitzel ve değişik bir patates salatası…Son zamanlarda yediğim en güzel yemekti diyebilirim…Özellikle patates salatası…offfff…Viyana’da ki bu kısıtlı zamanda yapılabilecek en güzel şeyi yaptım sanırım…

Yemeğimizi de yedikten sonra, Zell am see’ye nasıl gideceğiz stresi yine bizi esir aldı. Metro ile Westbahnhof’a gidip oradan trene bindik. Ki buradan zaten bilimum yere tren varmış…Hangi trene bineceğimizi falan filan sormaya çalışırken, 3 dakika içerisinde kalkacağını öğrenmemiz ile hemen teknolojik bilet makinalarından biletimizi alıp koşuşturduk trenimize…Bu arada Viyana- Zell Am See tren bileti kişi başı 41 euro gibi bir şey…Arada faydalı bilgi de verim :p

Hava kararmaya başladığından 5 saatlik bu tren yolculuğunda yapılabilecek en güzel şeyi yaptık…Taktık kulağımıza müzikleri, uyuduk…

Ve Zell Am See…

En son gözüm açıkken hiç kar falan yoktu…Trenden indiğimizde ise her taraf bembeyaz…Gecenin bilmem kaçı olmuş tabi bir de…Arkadaşım daha önce Zell Am See’ye geldiğinden burada tanışdığı bir kaç Türk sayesinde ayarladığımız pansiyonumuza doğru yola koyulduk. Küçük bir yer olduğundan her yere yürüyerek ortalama 10 dakikada gidebiliyorsunuz…Bizden umudu kesen pansiyon sahipleri bizi küçük bir tören ile kapıda karşılayınca baya şaşırdık. Pension Hubertus adında, bir karı kocanın işlettiği oldukça sevimli bir pansiyondu kaldığımız yer. Ki ertesi gün, kayak işlerini falan hallettikten sonra ne kadar şahane bir yerde kaldığımızı daha iyi anladım. Çünkü direk dağın ve teleferiğin dibinde…Kalacak yer konusunda arayış içerisinde olacaklara şiddetle tavsiye ederim…Oldukça temiz ve eğlenceli bir yer…

Odamıza yerleştikten sonra yarın için dinlenmeye koyulduk….zzzzzzzzzzzzz

Nerede benim snowboard’um…

Snowboard ile alakam pek olmadığından, board,kask,ayakkabı falan kiralamam gerekiyordu malum…Zell am see bir kayak merkezi olduğundan bilimum bu kiralama işini yapan dükkan mevcut. Biz en büyük kazığı yediğimiz yerden yapmayı tercih ettik…Neden…Çünkü bilmiyoruz…Gerçi en kaliteli malzemeler oradaymış ama benim gibi olayın çok farkında olmayan biri için şu aşamada çok da önemli bir kriter değil herhalde…Neyse…Intersport‘dan kazığımızı 4 günlük olacak şekilde yedik…Ben ayrıca ders alacağımdan, aynı yerden onu da ayarladım…Madem geldik, 4 gün boyunca işin tekniğini,inceliklerini güzel güzel öğrenelim dimi…Son olarak bir de skipass lazım…Bu da, dağdaki pistlere giriş için lazım…Artık herşey hazır olduğuna göre yukarı çıkabilirim…

Devam…

2011 yılını bitirirken yazılım ile ilgili etkinlikler hızlı bir şekilde çoğalıyor…2012’ye hazırlık olsa gerek…Neyse çok dağılmadan yeni bir etkinlik haberini paylaşmak istiyorum. 19 Aralık 2011 tarihinde, Microsoft’un İstanbul ofisinde Web Camp etkinliği var. Saat 9.00’dan, 17:00’a kadar devam edecek etkinlik Daron Yöndem tarafından gerçekleştirilecek. Ağırlıklı olarak bahsedilecek konular aşağıdaki gibi. İlgelendiğiniz konular var ise, workshop tarzında da geçecek bu etkinliğe katılmanızı tavsiye ederim. Buradan etkinliğe kayıt olabilirsiniz.

  • HTML5, ASP.NET, Visual Studio 2010 Web Express
  • Azure ve MVC
  • WebMatrix v2
  • NuGet bileşenleri
  • Internet Explorer (Site Pinning, Uyarılar, Jump List özelliği, Media Player dahil etmek)
  • Web API Oluşturma
  • Windows Phone Uygulamasından Web API oluşturmak
  • WRE ve Site yayınlama

Kasım ayı ile uzun sessizliğini bozan Nedirtv.com etkinlik serisi, Aralık ayında daha fazla konu ile devam ediyor. Aralık ayının kesinleşen programı aşağıdaki gibi…İlgilendiğiniz konuları kaçırmayın derim…

Konu: Entity Framework ile Gerçek Hayat Örnekleri-1
Tarih: 12 Aralık 2011 Pazartesi – 21:00
Link: https://www.livemeeting.com/cc/mvp/join?id=Z3THGT&role=attend
Konuşmacı: Burak Selim ŞENYURT

Konu: Entity Framework ile Gerçek Hayat Örnekleri-2
Tarih: 13 Aralık 2011 Salı – 21:00
Link: https://www.livemeeting.com/cc/mvp/join?id=8FPTD6&role=attend
Konuşmacı: Burak Selim ŞENYURT

Konu: CRM 2011 Programlama Teknikleri
Tarih: 19 Aralık 2011 Pazartesi – 21:00
Link: https://www.livemeeting.com/cc/mvp/join?id=9N5553&role=attend
Konuşmacı: Barış KANLICA

Konu: Cambaz Debugger – C# Uygulamalarında Hata Ayıklama
Tarih: 24 Aralık 2011 Cumartesi – 21:00
Link: https://www.livemeeting.com/cc/mvp/join?id=SP7FZ9&role=attend&pw=5%2BK7Hd5cW
Konuşmacı: Fatih BOY

Konu: C#’ın Geleceğine Bir Bakış
Tarih: 26 Aralık 2011 Pazartesi – 21:00
Link: https://www.livemeeting.com/cc/mvp/join?id=NJD5T2&role=attend&pw=3%229Z%3CTp%2CW
Konuşmacı: Fatih BOY

Nedirtv.com‘un düzenlediği webinerler kaldığı yerden devam ediyor. Kasım ayında yeni 3 konu ile uzun süredir ara verilen webinerler tekrardan başlıyor. Oldukça güncel ve yeni konulara değinilecek bu webinerlere katılmanızı tavsiye ederim…

Konu: NoSQL Nedir? – MongoDB ile .NET Kardesligi
Tarih: 14 Kasim Pazartesi 21:00
Konuşmacı: İbrahim ATAY
Link: https://www.livemeeting.com/cc/mvp/join?id=N7732S&role=attend


Konu: SQL Server – Stored Procedure ve Function
Tarih: 21 Kasim Pazartesi 21:00
Konuşmacı: Gorkem SEZGİN
Link: https://www.livemeeting.com/cc/mvp/join?id=Q24KBF&role=attend


Konu: HTML 5
Tarih: 28 Kasım Pazartesi 21:00
Konuşmacı: Cemil UZUN
Link: https://www.livemeeting.com/cc/mvp/join?id=H7GTWK&role=attend

MEF’in(Managed Extensibility Framework) geliştirmesi devam eden 2.0 sürümünün Preview 4’ü yayınlandı. Diğer Preview’lara nazaran büyük yenilikler içeren bu yeni sürümü, MEF ile ciddi anlamda uğraşan kişilere tavsiye ederim. İndirmek için bu adrese gitmeniz yeterli.

Kısaca benim neler en çok hoşuma gitti onlardan bahsetmek isterim, belki daha cazip gelir bu haber bu sayede (:

Benim en çok hoşuma giden yenilik MEF Part’larını belirtmek için kullandığımız attribute’ları yeni gelen RegistrationBuilder ile sayesinde farklı bir şekilde belirtebiliyor olmamız. Mesela belli bir sınıfta belirtilen Part’larımızdan türüyen export edilecek diğer sınıflarımız için [Export] attribute’unu tanımlamak gerekmekteydi. Hem kendini tekrarlayan bir yapı oluşmasıns sebep olan hem de bazen unutulabilen ve  runtime’da fark edilebilen bir durum oluyordu. Yeni gelen RegistrationBuilder ile aşağıdaki gibi Export edilecek Part’larımı daha kolay ve anlaşılır bir şekilde tanımlayabiliyoruz.

 //ForTypesDerivedFrom() metodu ile BaseModule gibi kendi sınıfımızdan
 //türümiş tüm objelerin export edilebileceğini söylüyoruz.
 var builder = new RegistrationBuilder();
 builder.ForTypesDerivedFrom().Export();

//MEF kataloglarına da RegistrationBuilder objemizi verebiliyoruz
 var catalog = new AssemblyCatalog(System.Reflection.Assembly.GetExecutingAssembly(), builder);
 

Generic olan sınıfları artık Export edebiliyoruz. Yani IGenericType<T> gibi bir arayüzümüz olduğunda ve bundan türeyen sınıflarımızı Export etmek istediğimiz de [Export(IGenericType<>)] şeklinde attribute’u güncellemek yeterli olacak.

Ayrıca Exception mesajlarında ki iyileştirmeler de Run-time’da alınan hataları biraz daha açıklayıcı hala getiriyor. Bu da hata tespiti için çok can kurtaracak.

Bu arada MEF 2.0 versiyonu, .NET Framework 4.5’ün içinde de geliyor olacak. Ama tabi ondan önce çıkar mı bilemiyorum…Çıkarsa ne ala…Neyse şimdilik bu kadar…

 

 

 

 

, ,