Bu hafta aşağıdaki grupları yedim,dinledim,tükettim…Rammstein konseri olursa direk ona hazırlanmaya başladım bile.Ülkemizi mesken eden Brazzaville şu sıralar, benim kulağımı da mesken etmiş durumda…Eski günlerdeki gibi (:…The Kovenant ile de baya bir gürültüye neden oldum.Ama ne yalan söliyim,mutlu oldum…Bayadır dinlemiyordum…Bu haftanın yeni keşfi ise Union of Knives oldu…Dinleyin derim,sağlam musiki yapıyorlar…Tıklayın aşağıya bakın…
Geçen sene gelmişlerdi…Bu sene yine geliyorlar…Sonisphere festivalinin, 25-27 Haziran 2010’da gerçekleşecek İstanbul ayağı için. Başka büyük isimler de var…Rammstein,Slayer gibi…Tabi ki resmi bir açıklama yapılmadan çok fazla sevinmemek lazım…Sevineceğimiz zamanı söylerim ben yine 🙂
İnterneti daha çok kullanır olduk. Bilinçli veya bilinçsiz bir çok işimizi internet üzerinden yapıyoruz…Yazışıyoruz, araştırıyoruz, video izliyoruz,gazete okuyoruz falan filan…Ve artık bu işi mobil cihazların da gelişmesi ile her taraftan,her zaman yapabiliyor hale geliyoruz…Eee bir de kalabalığız artık, yani interneti kullanan kişi sayısı da artıyor sürekli.Her ne kadar teknolojik ilerleme ile aynı oranda olmasa da, artan kişi sayısı internet kullanan kişi sayısının da artmasına neden oluyor.
İyi,güzel,hoş…Niye yazdım şimdi bunları…İnterneti çok fazla kullanan malum insanlardan biriyim bende. Son zamanlarda, ulaşmak istediğim sitelerdeki yavaşlıklardan ya da çok fazla sorgudan dolayı çöken siteler dikkatimi çekti. Özellikle Web 2.0 kavramı ile beraber, bir web sitesinde anlık yapılan operasyonların artmış olması bunun en büyük nedeni gibi. Twitter mesela…Günah keçisi olarak Twitter’ı ele alıyorum, son bir kaç aydır ki performansı çok kötü. Sürekli “Over capacity” şeklinde hatalar ile kapasitesinin yetersiz olduğunu bize söyleyip duruyor. Geçen günde Microsoft’un BING arama motoru çöktü,gitti. Tamam belki yoğunluktan olmayabiliyor böyle şeyler, ama son zamanlarda yoğunluktan çöken sistemler, sanal dünyanın bir kapasitesi var mı sorusunu yazdı beynimin bir köşesine…Yani internet kullanan herkes aynı anda Google’da bir arama yapsa, Youtube’da aynı videoyu izlese, Facebook’ta saçma sapan bir videoya yorum yazsa ne olur…Bu tarz sistemleri tasarlarken, bunları da düşünerek geliştirme yapmak zaten farz. Ama acaba yeterli mi…
Neyse işte…Rapidshare açılmıyordu ondan yazasım geldi…Şimdi açıldı Dexter yeni bölüm çıkmış bir indirim…
Bugün bizim günümüz…Koltuk değnekleri ile hayata çelme takabilen “normal” insanları, hepimizden çok sıkı tutunduğu hayata tekerlikli sandalyesi ile tokat atan “normal” insanları, karanlıkta bizden çok daha fazla görebilen “normal” insanları, kısacası bizim sahip olduğunu sandığımız şeylere gerçekten sahip olan insanları anlamaya başlamak için güzel bir gün bugün…Hadi bakalım…
Yeni yaşam alanım aşağıda…Bu bayramda büyük bir zamanımı evde geçirdim…Evet,bilgisayar başında…Hem kafa olarak, hem fiziksel olarak dinlenmeye ihtiyacım vardı sanırım.Tembelliğimi, dinlenmek şeklinde adlandırarak vicdanımı rahatlattım biraz. Gerçi okumak istediğim,uğraşmak istediğim şeyler vardı onlara zaman ayırdım,mutlu oldum…İyi de geldi…Son gündü bugün,dinlenmecenin…Özel bir gündü ayrıca,o bana kalsın…
Peki ne mi yaptım bu kısa tatilde…
- patterns&practices ekibinin yazdığı Application Arhitecture Guide 2.0 okudum,okuyorum,okuyacağım…
- Team Foundation Server 2010 yalıyorum,yutuyorum…
- Microsoft Test and Lab Manager’ı çözdüm…Microsoft’un solitare’den sonra yaptığı en iyi uygulama olmuş…Çok yakında yazıcam bununla ilgili bir yazı…
- Call of Duty:Modern Warfare 2 oynadım…Evet bilgisayar oynadım…
- Windows Azure’da Storege Services ile haşır neşir oldum, çok şey öğrendim…
- Cult of Luna ve Dead Man’s Bones dinleyip durdum…Cult of Luna’ya tekrar sarmış olmanın mutluluğunu yaşarken,Dead Man’s Bones’u keşfetmenin heyecanı ile kendimden geçtim…
Not: 70 yaşında bunadığımda bu yazıları okutun bana, kafam çalışsın…